Denizini Yitiren Martı

Ahmet Sefa (*)

Bazen düşünürüm, yerellik ne, evrensellik ne; kim yerel şair, yazar, kim evrensel?

Yaşam, ölüm, barış, çocuk, çevre, doğa, aşk, gelecek, eşitlik, haksızlığa karşıtlık, saygı, sevgi… gibi insanlığın ortak dertlerinin işlenmesini, ortak noktaların yakalanmasını, okuyucuya aktarılmasını enternasyonalizmin yakalanması diye düşünürüm. Bunun toplumcu gerçekçi bilinçle işlenmesinin şimdinin, çürüyenin eleştirmesinin, gelecek toplumsal düzenin betimlenmesinin Nazım Hikmetler’i, Fakir Baykurtlar’ı, Aziz Nesinler’i yaratır, dünya çapında yapar, derim…

Gerek yıllarca katıldığım Fakir Baykurt Hocamızın önderliğindeki, K. R. W. E. Yazarlar grubunda (Şimdiki ATYG) gerek yaptığı konuşmalarda, okumalarda Mevlüt Asar’ın bilge kişiliğine tanık oldum. Denizini Yitiren Martı’daki şiirlere bu bilgelik damaga vuruyor.

Örneğin, “Kimlik” başlıklı şiirinde tarihi, tarihsel materyalizmi şiire yedirirken hem İstanbul’u hem de dinsel hoşgörüsünü anlatır ustaca. Barıştır, sevgidir duruşundaki netlik. Çok kez şiirinin, şairin bakışını, duruşunu belirttiğini biliriz. Onun evrensel mi, yerel mi kaldığını da anlarız. Bence, kitaptaki birçok şiir gibi, KİMLİK enternasyonalizmi yakalamışlığın bir göstergesidir. Gelin, şiiri birlikte okuyalım:

KİMLİK

avcumdaki çizgiler

Asya’dan Avrupa’ya

uzun bir yolun izdüşümü

yüreğimin bir yanı

Homeros’a akar

bir yanı biçare

Yunus’a çıkar

Kabe’mi yedi tepeli

bir şehre kurmuşum

ortasından çağlar akar

bir kulağımda

hazin ezanlar

bir kulağımda

yanık çan sesleri

tenim Akdeniz sıcağı

bir elimde ak güvercin

bir elimde zeytin dalı

…..

**

Duyarlılık, şairin şiirine yansıttığıdır. Günü görmek, günceli yakalamak, Mevlüt Asar gibi şiirine işlemektir:

FOTOĞRAF

bizim ele uğrarsan

resmini çek hallerin

nakış nakış taşların

viran olmuş yurtların

kimsesiz çocukların

çek gel

çek gel de

kavuşsun öteki yarısına

daha yeşil bir elma iken

asker süngüsüyle

ortasından bölünen

bu yarım hayat

…..

**

Almancası profesyonel çevirmenlik düzeyindedir Mevlüt Asar’ın. Dünya yazınını bildiği gibi Alman yazınını, özellikle şiirini iyi bilir, takip eder, okur, çeviriler yapar. Şiirlerinde, yazılarında, konuşmalarında görürüz bunu:

YAŞAMIN ÖTE YAKASI

Marks ile Engels

tartışıyor geleceğini dünyanın

eski fotoğraflar kadar genç

Lorca, Mayakowski ve Neruda

şiir okuyorlar coşkun kalabalıklara

Nazım’ı arıyor gözlerim

“yedi tepeli şehri”ne gitmiş

dindirmek için yurt hasretini

El sallıyor biraz ötede

sürgünlüğün şairi

Heinrich Heine

kucaklarken beni

“insan olmalı” diyor

“şairin yurdu”

…..

**

Tarihini bilen olduğu gibi, onu koruyan, doğasına sahip çıkandır şair:

EGE’YE AĞIT

Asos’tan Halikarnas’a

Truva Atları sarmış

dünya cenneti Ege’yi

yağmalanmış deniz

baltalanmış yeşil

beton sarmış her yeri

**

Günü yakalayabilen, bir duyarlılığa sahip demiştim. GÜNCE şiirindeki şu dizeler kadar yozluğu, yobazlığı anlatan kaç şairde kaç dize vardır?

yüreği ağılı

suratı kara

bir savaşçı

zikrediyor

tanrısının adını

uluyarak göklere

kan damlıyor

kara sakalından

içi kalkıyor

toprağın

kusmak ister gibi

içine akan kiri

**

“Yazacağım da, yazacağım, “diyor şair ve yazıyor da çürüyeni, yok olması gerekeni:

yazacağım yine de

insana düşman

bu düzenin tekerine

çomak sokmak

kapitalizmin ipliğini

pazara çıkarmak

zalimin zulmünü

haykırmak için

**

Materyalisttir Mevlüt Asar. Ölüm bile, öyle ruhlarla cennetle oyalanılmayacak, kandırılmayacak kadar açıktır, gerçektir. Tok sözlüdür. İşte evrensel şiirin yakalanmışlığı iddiama son bir kanıt daha:

ÖMRÜMÜZ

bir kuş kanadıdır

dünyaya düşen gölgemiz

bir gün bakmışsın pır

suya bile vurmayabilir

şavkımız

bir günbatımında

çalınırsa kapımız

parmak izidir

bir yaprakta bizden

geriye kalan

düşer ilk sonbaharda

toprağın kucağına

belki bir çiçekte

belki bir ayrık otunda

tekrar soluklanır

ömrümüz

**

Kitabın son şiiriyle birlikte yetmiş yedinci sayfadaki SONSÖZLE bitireyim DENİZİNİ YİTİREN MARTI’yla ilgili düşüncelerimi: “Şair yaşadığı çağın çaresizliğinin sözcüsüdür.” (Marie Luise Kaschnitz)

*) Kaynak: Ahmet Sefa, Facebook

%d blogcu bunu beğendi: