Werner Wollenberger
Ünlü mimar, bu dünyadaki zamanını tamlayıp öbür dünyaya göç ettiğinde – adet olduğu üzere ve adalet gereği- dünyada yaptıklarının hesabını vermek üzere başyargıcın huzuruna çıktı. Duruşma, ünlü mimarın görkemli yapılarının belirgin olarak göründüğü bir bulutun üstünde yapılıyordu.
“Sanıyorum, cennette gitmek istiyorsunuz değil mi?” diye, yumuşak bir tonda sordu Başyargıç.
“Elbette”, diye yanıtladı ünlü mimar.
“Öyleyse”, dedi Başyargıç, “niçin cennete gitmeyi hak ettiğinizi açıklayın lütfen!”
Ünlü mimar duraksadı. Sonra biraz mahcup bir tavırla: “İnsanın kendini övmesi biraz zor…” dedi.
“Kendinizi zorlamayın”, dedi Başyargıç, “nihayetinde söz konusu olan bundan sonraki geleceğiniz !”
Bir ölü için ne kadar mümkünse, ünlü mimarın benzi de o kadar daha soldu. Sonra, “Ben mimardım…” dedi.
“Nasıl bir mimar?”diye sorarak bilmek istedi Başyargıç.
“Biraz ayıp kaçacak ama, ben ünlü bir mimardım…”
Yargıç mimarın tavrından pek hoşlanmamış bir şekilde başını salladı. “Bu bizi ilgilendirmiyor”, dedi “biz sizin modern bir mimar olup olmadığınız bilmek istiyoruz!”
“Elbette…” , diye gururla yanıtladı mimar.
Gök yüzünün derin sessizliğinde etkisini yitiren yanıt, gümüş yüzlü bir meleği güldürürken, Yargıcın babacan yüzü gölgelendi. “Burada çok az modern mimar var…” diye mırıldandı.
“Le Corbusier (**) burada mı?” diye sordu mimar umut dolu.
“Burada soruları ben sorarım!”diye çıkıştı yargıç, “Neler inşa ettiniz bakalım?”
“Örneğin insanlar için konutlar inşa ettim!”
“Toplu konutlar da mı?” diye sordu yargıç.
“Tabii”, diye yanıtladı mimar, “hatta genellikle toplu konutlar yaptım. Düzinelerce toplu konut!”
Başyargıç, yakındaki bulutlardan birine dönerek seslendi: “Ses kayıtlarını dinleyelim!”
Birden kulakları sağır edecek türden, şikayet eden, kızan, bağıran bir ses curcunası yükseldi ve bir süre sonra kesildi.
“Bu inşa ettiğiniz konutlarda oturan insanların size ettiği beddualardan sadece kısa bir bölümdü. Tüm kayıt, tam 4768 saat, 52 dakika ve 19 saniye uzunluğunda. Beddualar, ince duvarlar, dar koridorlar, küçük mutfaklar ve yüksek kiralarla ilgili.”
Ünlü mimar başını öne eğdi, biri kaç kez iç geçirdi ve duyulur duyulmaz bir sesle: “Başka şeyler de inşa ettim!”dedi.
“Biliyoruz”, diyerek onayladı Başyargıç, “örneğin bir alış veriş merkezi.”
“O, amacına en uygun yapı ödülünü kazandı”, diye ekledi ünlü mimar.
“Resimler gösterilsin!” diye emretti Başyargıç. Bembeyaz bir bulutun üstünde projeksiyondan yansıyan görüntüler belirdi. Resimler ev kadınlarının çıplak ayaklarını gösteriyordu. Dolaşmaktan şişmiş, yaralanmış, parmakları ve kenarları su toplamış milyonlarca ayak. Kalabalıkta annelerini kaybetmiş çocukların ağlaşmaları ve kapalı park yerinin labirentinde yönünü şaşırmış araç sürücülerinin küfürleri görüntülere eşlik ediyordu. Ayrıca, bir şeyleri taşımaya çalışan yaşlı insanların oflayıp puflamaları da net bir şekilde duyuluyordu.
“Alış veriş merkezini bir yana bırakalım istersen!” dedi Başyargıç, “Başka ne inşa ettiniz?”
“Bir tiyatro binası!”
“Çekimi gösterin!” dedi Başyargıç. Her yanından arka cephesi gibi görünen devasa bir beton yapı göründü. Beton duvarların ardından, cılız alkışlar ve bir oyuncunun bağırmaktan kısılmış sesi duyuluyordu. Titrek alkışlar, tüm soğuk ve itici görünümüne karşın modern tiyatro binasına girmeye cesaret etmiş yedi seyirciye, kısılmış ses ise salonun bozuk akustiğiyle giriştiği umarsız kavgadan yenik düşen bir oyuncuya aitti.
Oldukça alçak bir sesle, “Bir de kilise inşa etmiştim!” dedi Mimar.
Keşke söylemeseydi, çünkü bunu duyar duymaz, yüzü kıpkırmızı kesilen Başyargıç kükredi: “Atı aşağıya bunu!” Duruşmanın görüldüğü bulut birden yarıldı ve Ünlü Mimar aşağıya düştü, düştü, düştü. Sonsuz düşüşü cehennemde son buldu. Ve cehennem mimarın kendi yaptığı üç odalı bir meskenden yapılmıştı.
Almancadan çeviren: Mevlüt Asar
*) Öykünün orjinal adı: “Der Architekt und sein Richter”
**) Charles-Edouard Jeanneret (1887 -1965) İsviçre asıllı Fransız mimar. Modernizme ve uluslararası tarza yaptığı katkılar ile tanındı. Kalabalık şehirlerde yaşayan insanlar için daha iyi yaşama koşulları amaçlayan tasarımları ile öne çıktı. Avrupa’da, Hindistan’da ve Rusya’da oldukça mühim binalar inşaa etti. Daha sonra eleştirmenler tarafından mimarlık biçimi ruhsuz monolitler (yekpare dikmeler) ve kendini beğenmiş olarak eleştirildi.
Werner Wollenberger (1927-1982) İsviçreli yazar ve tiyatro rejisörü. Basel’de Germanistik öğrenimi gördü. 1947 ‘den itibaren “Kabarett Kikeriki” adlı dergiye metinler yazdı, rejisörlük yaptı. 1950 de “Federal Kabere” yazar topluluğuna katıldı. Daha sonra Zürih Tiyatrosu’nun sanat danışmanılığına getirildi. Tiyatro oyunları, film senaryoları, eleştirileri yazan, çeviriler yapan Wollenberger, aynı zamanda iki gazetede şef redaktör olarak çalıştı.