Kimileri öyle olduğunu iddia etseler de, kimse kendisi için yazmaz! Bu bağlamda, yazma işini mesleğin yanında bir “yan uğraş” olarak sürdüren, ne yazarlık ne de şairlik katında fazla bir iddiası olmayan, biri olarak, yazdıklarımın ilgi görmesi, okunması, tartışılması beni elbette sevindiriyor.
Çünkü ben kendim için, kendimi tatmin için yazmıyorum; aksine hem Almanya’da hem Türkiye’de yaşladığım çelişkileri, kendime dert ettiğim sorunları, yaşadığım güzellikleri, tutkularımı ve elbet de umutlarımı birlikte yaşadığım insanlarla paylaşmak için yazıyorum.
Bir Alman yazarın dediği gibi, “yazmak” yazanla okuyan arasında bir “köprü” kurmak girişimidir. Siz “köprü”yü kurarsınız, dileyen, merak eden o köprüden geçip size ulaşır. Kimseyi o köprüden geçmeye zorlayamazsınız, ancak inşa ettiğiniz köprü “güzel” ve “iyi” olursa birçok insanı kendine çekeceğini umut edebilirsiniz. Bakalım bu akşam köprüden kimler geçecek… 🙂
İnsanlığın büyük sorunları kadar, insanın “küçük” sorunları da beni ilgilendiriyor. Bu “sorunlar” dile gelsin, tartışılsın, çözülsün istiyorum. Fakat bunun sadece edebiyat yaparak olmayacağının da farkındayım. Sözün gücüne inanıyorum, ancak eyleme dönüşmeyen “söz”ün hoş bir seda olarak kalacağına da…
Mevlüt Asar
Yazmam gerekiyordu önce
Sonrası kendiliğinden geldi.
Planlamam ıştım. Başıma neler geleceğini de bilmiyordum.
Mutluyum bu derde düştüğüme. Her şeye rağmen.