Kendini doğuştan şair, öykücü, romancı olarak gören ya da bunu alın teriyle elde etmiş “ünlü” yazarlar ve şairler, “piyasa”daki şair ve yazar sayısının artmasından, özelikle de “hayranları” ve okurları arasından “edebiyat pazarı”ndan pay koparacak rakipler çıkmasından pek hoşlanmazlar…
Benim, yazdıklarımı, kitaplarımı okuyanlar bana “şair”, “öykücü”… gibi sıfatlar yakıştırabilirler, bu onların bileceği bir iştir. Ancak ben kendimi hiçbir zaman şiir yazıyorum diye “şair”, öykü yazıyorum diye “öykücü” olarak tanıtmaya ya da öyle satmaya çalışmadım. Beni şahsen tanıyanlar, hiçbir zaman ün veya statü peşinde olmadığımı, bir başkasına “şair” veya “öykücü” olarak tanıştırıldığımda ne kadar sıkıldığımı, mahcup olduğumu bilirler…
Ben kendimi – hem Almanya’da hem Türkiye’de sıradan bir “yazar” olarak görüyorum. Yazdıklarımın “ünlü” yazar ve şair arkadaşlar, eleştirmenler ya da okurlar tarafından beğenilip beğenilmeyişinin, onların “gerçek değeri”ni artırmayacağını veya eksiltmeyeceğini düşünüyorum. Kısacası ben ne olup olmadığımı ve niçin yazdığımı iyi biliyorum. Bu bağlamda, çok rahatım.
Mevlüt Asar
