Beşikler vermişim Nuh’a / Salıncaklar, hamaklar, / Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır, / Anadoluyum ben, / Tanıyor musun ? (Ahmed Arif)
Ayvalık Kültür Sanat Günleri’nin bence en ilginç ve önemli etkinliklerden biri 24 Ağustos’ta, Sanat Fabrikası’nda Türkolog ve kültür tarihçisi Ali Canip Olgunlu ile yapılan söyleşi idi. Maalesef, Başkan Rahmi Gençer’in de üzülerek dile getirdiği gibi bu önemli etkinliğine katılım çok düşüktü…
Ali Canip Beyin, Anadolu kültürüne bakış açısı, sonradan kendisine de söylediğim gibi benimki ile bire bir örtüşüyordu: “Anadolu Kültürü, her gelenin getirdiği ile burada bulduğunu sentezleyerek oluşturduğu bir kültürler bileşimidir. O bir mozaik değil, bir ‘hamur’dur. On iki bin yıllık bu hamuru oluşturan her kavim bizim ‘atalarımız’dır. Bu hamur, uygarlık bağlamında hem Doğulu hem de Batılıdır…”
Cumhuriyetten önce başlayan ve hala süren “kültürel kimlik” arayış ve tartışmalarına, nokta koyacak nitelikteki bu bakış açısı/ görüş, Halikarnas Balıkçısı, İsmet Zeki Eyüboğlu, Azra Erat gibi entellektüelin içinde yer aldığı, “Anadolu Hümanizmacıları” olarak da adlandırılan grup tarafından 1940’lı yıllarda oldukça ciddi bir şekilde dillendirdi. Ancak Hitler Faşizmi’nin etkisiyle Türkiye’de yükselen ırkçı-milliyetçi dalga karşısında seslerini duyuramadılar…
Bu görüşü, tezi bir “demokrasi” ve “kültür” krizi/kavgası” yaşadığımız bu günlerde tekrar duymak, doğrusu beni çok heyecanlandırdı ve duygullandırdı. Heyecanımı dile getirmek için kendisine, “Denizini Yitiren Martı” dan “kimlik” başlıklı şiirimi okudum:
Avcumdaki çizgiler / Asya’dan Avrupa’ya / uzun bir yolun izdüşümü / yüreğimin bir yanı / Homeros’a akar / bir yanı biçare / Yunus’a çıkar /
Kâbemi yedi tepeli / bir şehre kurmuşum /ortasından çağlar akar / bir kulağımda / hazin ezanlar / bir kulağımda / yanık çan sesleri / tenim Akdeniz sıcağı / bir elimde güvercin / bir elimde zeytin dalı …
Ayvalık, 26 Ağustos 2017
Mevlüt Asar