
Edebiyatçı ve sanatçılar çoğunlukla çocukluğunun, ilk gençliğinin geçtiği coğrafyanın, kentin “ürünüdür. Sonuçta her yazar ve şair kenidini yazar, kendini anlatır. Yazarların yazdığı romanlarda öykülerd ve şairlerin yazdığı şiirlerde yaşadıkları coğrafyanın izlerini sürmek, hissetmek mümkündür. Bu bağlamda “coğrafya”, sadece fiziki bir bölge oranın doğası değil, insan dokusunu, dilini, kültürünü ve tarihini içeren bir kavramdır. Bana göre bir coğrafya tüm bu açılardan ne denli zenginse, orada sanatın, edebiyatın gelişme şansı çok yüksektir.
Ege Coğrafyası işte böyle bir coğrafyadır. Avrupa kültürüne kaynaklık eden uygarlıkların, sanatın, felsefenin, dünyanın ilk edebi yapıtları sayılan Homeros Destanları’nın burada ortaya çıkmış olması bir rastlantı değildir. Bin yıl önce bu güzel coğrafyaya yerleşmiş olan atalarımız her ne kadar bu coğrafyanın kültürel, sanatsal, edebi mirasına sahip çıkmamış olsalar da bunlardan en azından yaşam kültürü açısından bilinçsiz ya da bilinçli bir şekilde etkilenmişler, kimi kültürel ögeleri, estetik güzellikleri kendi yaşamlarına entegre etmişler…
İyi ki de etmişler! Çünkü bu nedenledir ki, Türk edebiyatına, Türkiye’nin entelektüel, düşünsel birikimine katkıda bulunmuş hatta damgasını vurmuş bir çok yazarın, bu coğrafyanın ekonomik, kültürel ve sanatsal anlamda başkenti olanİzmir’le ilişkisi vardır. Kimi orada doğmuş, büyümüş, kiminin yolu oraya düşmüş ve orada yaşamıştır: Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Halikarnas Balıkçısı, Necati Cumalı, Şükran Kurdakul, Samim Kocagöz, İlhan Selçuk, Attilâ İlhan, Necati Cumalı, Mustafa Şerif Onaran, Tarık Dursun K., Metin Altıok, Hüseyin Cöntürk, Ahmet Cemal, Ali Gevgilili, Abbas Sayar, Şakir Eczacıbaşı, Didem Madak, Alev Coşkun, Yılmaz Özdil, Ertuğrul Özkök, Ece Temelkuran, Yüksel Pazarkaya, Hüseyin Yurttaş, Atillâ Dorsay… bu bağlamda ilk akla gelen isimlerdir. (*)
Aynı şeyi, Kuzey Ege’de küçük ölçekli bir İzmir sayılabilecek Ayvalık için de söylenebilir.
Ayvalık adını Türkiye’ye zeytin ve zeytin yağı ile duyurmuş olmasına karşın, aslında bir kütür-sanat beldesidir. Geçmişte olduğu gibi hem kendi içinden sanatçılar, yazarlar çıkarmayı hem de İstanbul’dan, Ankara’dan bir çok sanatçıyı, yazarı, kültür insanını, gazeteciyi kendine çekmeyi sürdürüyor: Metin Eloğlu, Salah Birsel, Uğur Mumcu, Hıfzı Topuz, Doğan Hızlan, Oktay Akbal, Cevat Çapan, Oktay Rifat, Necati Cumalı, Sabahattin Ali, Fethi Naci, Abbas Sayar, Pınar Kür, Emin Özdemir, İlber Ortaylı, Bekir Coşkun, şair Gültekin Emre, Mevlüt Asar… gibi şair, yazar ve gazeteciler; Orhan Peker, Fikret Mualla, Teoman Manâcıoğlu, Burhan Yıldırım, Bedri Karayağmurlar, Arif Aşçı, Fuat Çağatay, Ayşın Özen… gibi sanatçı ve ressamlar; Müzikolog Filiz Ali, dört yıl önce kaybettiğimiz, tasarımcı, şair Uğur Bilge, kuratör ve sanat danışmanı Selçuk Kaltalıoğlu, sanat uzmanı, şehir planlamacısı, tasarımcı Ali Akdamar, film Yönetmeni Zafer Par, sinema ve tiyatrocu Yıldırım Yanılmaz… gibi isimler, Ayvalık’ı kendilerine yurt tutmuş ya da yolu Ayvalık’a düşmüş, Ayvalık’ta yaşamış kişilerden sadece bazılarıdır.
Rahmetli Ahmet Yorulmaz ile “Türkçenin Kraliçesi” olarak da bilinen Feyza Hepçilingirler en tanınmış Ayvalıklı yazarlar. Şair Turgut Baygın; yazarlar Esme Aras, Aysun Kara; ressam ve sanatçılar, Arif Buz, Hakan Urul, Mustafa Sevinç, Muhittin Karakuş; tiyatrocular Enver Öksüz, Nevran Yıldız, senarist, tiyato yönetmeni Nail Pehlivan… ve adını anımsayamadığım birçok genç insan Ayvalıklı yeni kuşak sanat ve edebiyat temsilcileri…
Tüm bu değerli insanlar Ayvalık için bir kazanım bir zenginlik olduğu kadar, Ayvalık da onlar için yaratıcılıklarını, yazarlıklarını teşvik eden, kamçılayan, ürettikleri yapıtlara malzeme ve mekan olan bir kenttir. Bu karşılıklı dinamik “ilişki” ve “alışveriş”, “Zeytin-Rakı ve Balık” imajını düzelterek Ayvalık’ı gerçek anlamda Kuzey Ege’nin kültür sanat başkenti yapacak bir potansiyel ve enerji oluşturuyor.
Kent yönetiminin ve kent halkının bu “potansiyel”in farkında olması ve kullanılması içi gerekli koşulların, kanalların ve ağların oluşmasına ortam sağlanması için gayret etmesi Ayvalık’ın gelecekte sadece Zeytin ve Zeytin yağı ile anılmayacak bir “marka” olması için çok önemlidir. Son zamanlarda, “Şiir Ayvalık’ta” gibi yılda bir kez ve sadce bir güne sığdırılan etkinliklerin yanında daha kalıcı projelere yönelen gelişmeleri görmek Ayvalıklı yazar ve sanatçılara umut vermektedir. Devamının gelmesi dileğiyle…
Ayvalık, 17 Ağustos 2020
Mevlüt Asar
*) RECAİ ŞEYHOĞLU’nun “Ayvalık” adlı makalesinden alınmıştır.